The Man in the High Castle konusu ile hayli dikkat çeken kurgusal tarih temalı bir bilim kurgu dizisi. ‘II. Dünya Savaşı’nı Amerika değil, Nazi Almanya’sı ve Japon İmparatorluğu kazansaydı ne olurdu?’ sorusu üzerine oturtulan hikâye, adeta dünyanın tarihini yeniden yazıyor.
THE MAN IN THE HIGH CASTLE TARİHİ YENİDEN YAZIYOR…
Amerikalı bilim kurgu roman yazarı Philip K. Dick’in kaleme aldığı aynı adlı romandan uyarlanan ve Frank Spotnitz’in senaryosunu yazdığı ve yapımcılığını Ridley Scott ile paylaştığı dizi, bu yıl ikinci sezonuyla izleyici karşısında olacak. Oyuncu kadrosunda Alexa Davalos, Luke Kleintank, Rupert Evans, Rufus Sewell, DJ Qualls, Cary-Hiroyuki Tagawa ve Bella Heathcote gibi isimler yer alıyor.
Sıra dışı senaryosuyla dikkat çeken yapımın ilk sezon finali, asıl hikâyenin ikinci sezonda başlayacağını söyler gibiydi. İlk 10 bölümü ile IMDB’den 8.4, Rotten Tomatos’dan ise %97 alarak büyük bir çıkış yakalayan dizinin yeni bölümleri merakla bekleniyor.
The Man in the High Castle Konusu:
II. Dünya Savaşı’nın galibi Almanya ve Japonya arasındaki güç savaşlarını konu alan dizide, Amerika ikiye bölünüyor. Dünya’da varlık gösteren en güçlü iki ülke konumundaki Almanya ve Japonya, sahip oldukları gücü, ezici bir üstünlük gösterisine çeviriyor ve kendilerinden olmayanlara zulmediyorlar. Almanların yarışı biraz daha önde götürdüğü, sanayi ve teknoloji bakımından Japonları oldukça geride bıraktığı görülüyor. Dizinin merkezinde doğusu Almanlar, batısı ise Japonlar tarafından işgal edilen Amerika’nın direnişi konusu işleniyor. Direniş hareketini başlatan ise ‘yüksek şatodaki adam’… Onun kim olduğu bilinmiyor fakat aracılar yoluyla dağıttığı film kasetleri direnişe kaynaklık ediyor. Kasetlerdeki film, II. Dünya Savaşı’nı müttefik devletlerin kazandığını konu alıyor. Yani aslında gerçek tarihi… İkinci sezonda ‘yüksek şatodaki adam’ın kim olduğunun öğrenilmesi bekleniyor.
Almanya ve Japonya’nın birbirlerini alt etme çabalarının soğuk savaşa dönüştüğü senaryoda dikkat çeken öğeler; Amerika’nın büyük çaplı direniş eylemlerine sahne olması, SSCB yıkılması, Stalin’in idam edilmesi, Akdeniz’in tamamıyla İtalya’nın eline geçmesi oluyor. Özellikle Almanya’nın Mars, Venüs ve Ay’da kurduğu koloniler ise hayal dünyamızın sınırlarını zorluyor.
The Man in the High Castle Yeni Sezon Detayları:
Aynı adlı romandan uyarlanan dizi, ikinci sezonda biraz daha kitaptan izler taşıyacak. Kitaptan bazı detayların yeni bölümlerde vücut bulması bekleniyor. Ayrıca merak uyandıran ‘yüksek şatodaki adam’ın kim olduğu sorusu da cevap bulacak.
Geçtiğimiz sezonda, galip devletlerin işgal ettiği alanlar dışında kalan dünyanın diğer bölgelerinde neler olup bittiğini öğrenememiştik. Bu sezon, büyük ihtimalle bu konu da açıklığa kavuşacak gibi görünüyor. Fakat yapımcılar, dizinin genel çerçevesini bozmadan ve senaryoyu fazla dağıtmadan ilerlemeyi tercih ettiklerini açıkladıkları için çok büyük eklentiler olmayacağı da aşikâr. Yeni sezonda ayrıca Nicole Becker karakterine hayat verecek olan Bella Heathcote da kadroya dâhil oluyor.
The Man in the High Castle Oyuncuları:
Alexa Davalos (Juliana Crain):
Direnişçi kardeşinin ölümünden sonra kız kardeşinin başladığı işi bitirme sorumluluğuyla savaşmak zorunda kalıyor.
Luke Kleintank (Joe Blake):
Sonradan direnişe katılanlardan. Görevi gereği Amerika’da ki tarafsız bölgeye gidince Juliana ile yolları kesişiyor.
Rubert Evans (Frank Frink):
Juliana’nın sevgilisi. Gerçek kimliğini gizlemeye çalışıyor.
DJ Qualls (Ed Mc Carty):
Frank’ın iş arkadaşı ve kadim dostu.
Rufus Sewel (General Smith):
Direnişi bastırmakla görevli Nazici general.
Cary Hiroyuki Tagawa (Nobusuke Tagomi):
Stratejik açıdan Japonya’nın Almanya ile düşman olmaması gerektiğini savunan Japon Ticaret Bakanı.
Bella Heathcote (Nicole Becker):
Biraz arsız ve sorumsuz bir Nazici genç kız.