Tüm Zamanların En İyi 10 Kore Filmi

0/5 Votes: 0
Report

Description

Kore Savaşı’nın ardından Güney Kore Başkanı Syngman Rhee’nin teşvikleriyle gelişmeye başlayan Güney Kore sineması, sansürün ardından gerçekleştirdiği geri dönüşle bugün dünya sinemasının önde gelen eserlerini ortaya çıkarıyor. Renk kullanımı, az ama etkileyici diyalog tercihi, kadraja giren öğelerin son derece estetik duruşuyla, genel geçer sinema yaklaşımından ayrılan Güney Kore sineması, özellikle 1997 yılından sonra büyük bir gelişme kaydetmiştir. 1999 yılında gösterime giren Swiri (Shiri) ülke genelinde iki milyondan fazla bilet satarak sinemanın sansür dönemi sonrasında, canlanmasına ve ülkenin ilerleyen yıllarda sektörde söz sahibi olmasına ön ayak olmuştur. Özellikle son zamanlarda çekilen filmler yalnızca Asyalı izleyiciler için değil, Avrupa ve diğer kıtalardaki sinema seyircilerinin de takdiri ve beğenisini kazanmıştır. Kore savaşında bir Türk askeri ile küçük bir Koreli kızın hikayesinin anlatıldığı “Ayla” filminin gösterime girmesiyle biz de Kore’ye bir selam çakmak ve Kore sinemasının en iyi örneklerine göz atmak istedik. Dünya çapında adını duyuran Kore film önerileri listemize hoş geldiniz.

10. I’m a Cyborg, But That’s Ok (Ben Bir Robotum Ama Sorun Değil) – 2006 – IMDb: 7,1

im cyborg but thats ok

Kendine has özellikleri olan birçok hastanın bulunduğu bir akıl hastanesinde, kendini robot zanneden Cha Young-Goon ile insanların ruhunu çalabildiğine inanan Park Il-Sun arasında yaşanan sıra dışı yakınlaşma, tamamen farklı bir gerçeklik üzerine kurulmuş olan hastane ortamı ile destekleniyor. Bu iki akıl sağlığı yerinde olmayan genç, tamamen kendi kurdukları dünyalarında, gerçeklik algısını sorgulatırcasına yaşamaya devam ederler. Film, hastanedeki hastaların gözünden, onların dilinden beyaz perdeye taşınıyor. Yaşanan sorunları kendi dünyalarında nasıl algıladıkları, izleyiciye hem komik hem de romantik bir dille anlatılıyor. Kore sinemasının baş tacı yönetmen Chan-wook Park, yine farklı bakış açısıyla anlattığı bu filmde, gerçeklik algısını hoş bir dille sorgulatıyor. Düşsel bir yolculuğa çıkmak isteyenlere şiddetle tavsiye edebileceğimiz I’m a Cyborg, But That’s Ok, kurgusal, fantastik ve romantik ögeler içerse de, hayata dair ince detaylarla bezenmiş bir Chan-wook Park harikasıdır.

9. Okja (Okja) – 2017 – IMDb: 7,4

okja

Güney Kore’de dağlarda yaşayan küçük Mija’nın büyükbabasına, Mirando Corporation tarafından laboratuvar ortamında üretilen, su aygırı ve domuz genlerinin karışımı bir hayvan verilir. Ondan bu domuzcuğu doğal ortamda büyütmesi istenir. Büyükbabasıyla birlikte yaşayan Mija, bu domuzcuğa Okja ismini verir. Okja, büyüdüğünde ve kocaman olduğunda Mirando şirketinin sahibi, Lucy Mirando tarafından geri alınmak istenir. Okja ile derin bağları olan ve onun en yakın arkadaşı olan Mija, onu geri vermemek için ne gerekiyorsa yapar. Mija bir grup hayvan hakları koruyucuyla birlikte işbirliği yaparak, Okja’nın geri alınması için mücadele edecektir. Yönetmenliğini, Güney Kore’nin en iyi yönetmenleri Kim Ki-duk ve Chan-wook Park gibi adından söz ettirmiş bir diğer usta yönetmeni Joon-ho Bong yapmıştır. Bir Netflix filmi olan bu ABD – Kore yapımı filmde, Tilda Swinton, Paul Dano, Jake Gyllenhaal, Lily Collins gibi ünlü oyuncular göze çarpıyor. Listenin en global Kore sineması mahsulü olan Okja; fabrikalaşma, tüketim toplumu, hayvan hakları ve sömürü üzerine fantastik ögeler içeren bir çığlık niteliğindedir.

8. Train To Busan (Zombi Ekspresi) – 2016 – IMDb: 7,5

train to busan

Seok-Woo çok yoğun iş temposuyla çalışan bir babadır. Bu yüzden kızını sürekli ihmal eder. Kızı doğum gününde annesinin yanına gitmek ister. Seok-Woo da kızının bu ısrarına dayanamaz ve onu Busan’a götürmeye karar verir. Birlikte Seul’dan Busan’a giden trene binerler. Tren tam kalkmak üzereyken, Güney Kore’yi etkisi altına alan bir zombi virüsüyle karşılaşırlar. Bu virüsten etkilenen bir kadın da bu trene biner ve virüsü tüm trene bulaştırmaya başlar. Virüsün bulaştığı herkes birer birer zombiye dönüşür. Herkes çığlık çığlığa ne yapacağını bilmez bir şekilde kendini ve sevdiklerini bu virüsten korumaya çalışır. Sebebi belirlenemeyen bu virüsten korunmak için Seok-Woo ve kızı büyük bir mücadelenin içine girerler. Onlar gibi henüz virüsten etkilenmeyen bir grupla birlikte, bir vagona kısılıp kalan Seok-Woo ve kızı, üzerlerine gelen ve çok hızlı hareket eden bu zombilerle mücadeleyi kazanabilecekler mi? Tansiyonun bir dakika bile düşmediği bu aksiyon dolu filmde, siz de kendinizi amansız bir mücadelenin içinde bulabilirsiniz. En iyi Kore filmleri arasında olma özelliğini gösteren, İngilizce adıyla Train To Busan(Busanhaeng), Sang-ho Yeon’un yönetmenliğindeki Kore yapımı bir zombi filmidir. Amerikan zombi filmlerinden aşağı kalır yanı olmadığını gösteren bu heyecan dolu film, izleyenleri zombi karnavalına davet ediyor.

7. Bitter Sweet Life (Acı Tatlı Hayat) – 2005 – IMDb: 7,7

bitter sweet life

Sun-Woo, Seul’da bulunan lüks bir otelin işletmeciliğini yapar. Patronunun ise sağ kolu, en güvenilir adamıdır. Bir gün patronu, karısının onu aldattığından şüphelenir ve Sun-Woon’dan karısını takip etmesini ister. Bu görevi kabul eden Sun-Woon, kısa sürede sonuca ulaşır. Patronunun karısının ihanetine tanık olmuştur ancak bu sırada da kadına karşı derin bir sevgi beslemeye başlar. Patronu çok sert bir adamdır ve bu ihanetin sonunun ölüm olduğunu bilen Sun-Woon, bunu patronuna nasıl söyleyeceğini bilemez. Bir zaman sonra patronu bu durumdan şüphelenir ancak Sun-Woon, bu ölüm cezasına karşı çıkar. Ne pahasına olursa olsun, ne gerekiyorsa yapmaya hazırdır. Jee-Woon Kim yönetmenliğinde, bir Kore sineması harikası olan film, renk kullanımı, konunun işlenme biçimi ve insanı derinden etkileyen müzikleriyle izleyiciyi, hem aksiyonun hem de büyük bir dramın içine sürüklüyor. Yönetmen Jee-woon Kim’in, oyunculuğuyla hemen her filminde tercih ettiği Byung-Hun Lee’nin yine harika oyunculuğuna şahit olacağız. Etkisinden uzun süre çıkamayacağınız bu film, mutlaka izlenmesi gereken Kore filmleri arasındadır.

6. I Saw The Devil (Şeytanı Gördüm) – 2010 – IMDb: 7,8

i saw the devil

Sırf zevk olsun diye, genç kızlara tecavüz edip onları öldüren sapık seri katil Kyung-chul, bir gün yolda arabası bozulan bir genç kızı, yardım etme bahanesiyle tuzağına düşürür ve onu öldürür. Bu kız eski polis memurunun kızıdır ve aynı zamanda Kim Soo-hyeon’un nişanlısıdır. Kim Soo-hyeon nişanlısını öldüren bu seri katilden intikam alma planları yapar. Öyle soğukkanlı hareket eder ki, adeta seri katil Kyung-chul ile kedi fare oyunu oynar. Şeytanla şeytan olmayı göze alır. Çok zeki hamleleri ile kurduğu intikam planını, akıl oyunlarıyla yavaş yavaş işleyen Kim Soo-hyeon, amacını gerçekleştirebilecek mi? Güney Koreli ünlü yönetmen Jee-woon Kim, izlerken tüyleri diken diken eden sahneleriyle, adeta izleyiciyi aksiyonun, korkunun ve intikam teorilerinin içine bırakıveriyor. Old Boy’dan tanıdığımız Min-Sik Choi yine performansıyla göz dolduruyor. Ayrıca genç bir yetenek olan, Amerikan filmlerinin de yeni gözdesi Byung-hun Lee de, oyunculuğuyla alkışı hak ediyor. I Saw The Devil, Kore’de yaş sınırlamasıyla birlikte, yasaklı bir film olarak gösteriliyor.

5. My Sassy Girl (Hırçın Sevgilim) -2001 – IMDb: 8,1

my sassy girl

Kolejde okuyan Kyun-Woo akşam eve dönerken metroda çok güzel bir kızla karşılaşır. Kız güzel olduğu kadar sarhoştur da. Kyun-Woo, ayakta durmakta bile zorlanan kızı, trenin önüne düşmekten son anda kurtarır. Trene binmeleriyle birlikte kız kendinden geçer ve bu halinde bile bir yandan Kyun-Woo’ya laf atar. Metrodaki insanlar da kızı Kyun-Woo’nun sevgilisi sanırlar. Yolcular sevgilisi olduğunu düşündüklerinden Kyun-Woo’ya suçlayıcı bakışlar atarlar. Kızdan bir türlü kurtulamayan Kyun-Woo ne yapacağını bilemez. Kollarında baygın bir kız vardır ve onu o halde bırakamaz. Çareyi kızı bir motele götürmekte bulur. Kyun-Woo’nun bu tatlı beladan tabii ki öyle çabuk kurtulamayacaktır. Başına daha ne belalar açacak kim bilir. Jae-young Kwak yönetmenliğindeki bu harika romantik aşk filmi aslında, kaderci bir yaklaşımla konuyu ele alıyor. Kesinlikle sıkılmadan izleyebileceğiniz, size hoş vakit geçirtecek My Sassy Girl, Kore’de oldukça beğenilmiştir. Filmin bir de 2008’de Amerikan versiyonu çekilmiştir. Başrollerini Elisha Cuthbert ve Jesse Bradford’un paylaştığı film, maalesef Kore yapımının yanından bile geçememiştir. Kore yapımının daha çok sevildiği ve daha samimi bulunduğu My Sassy Girl, en iyi Kore aşk filmleri arasında; mutlaka izlenmesi gereken bir film niteliğindedir.

4. 3-Iron (Boş Ev) – 2004 – IMDb: 8,1

boş ev

Tae-Suk, motoruyla gezen ve karşılaştığı ya da tatil gidecek olan aileleri takip ederek onların evlerine giren ve bu evlerde misafir olan bir gençtir. Bu girdiği evlerde de, ev sahiplerine beslediği minnetin bir karşılığı olarak, ev sahiplerinin kirli çamaşırlarını yıkar ya da bozulan ev aletlerini tamir eder. Bu şekilde onlara olan borcunu öder. Bu ziyaretlerden birinde evde yalnız olmadığını fark eder. Evde karşılaştığı güzel genç kadın, kocası tarafından şiddet gören bir kadındır. Kadını gördüğü andan itibaren ona aşık olur ve onu kötü kocasından kurtarmak için, motorunun arkasına atar ve kadını götürür. Birlikte bir hayat sürmeye başlarlar ta ki bazı problemler ortaya çıkana kadar. Ünlü Güney Koreli yönetmen Kim Ki-Duk’un adeta şiir gibi işlediği bu sanatsal filmde, oyuncular arasında hiç diyalog bulunmaz. Öyle ki görselliğin ön planda olduğu film, göz okşayıcı sahneler, yalın bir anlatım, düşsel ve masalsı bir hikayeyle izleyenlere harika bir görsel şölen sunuyor. Katıksız ve yalın aşk hikayeleri sevenlere ve bu masalsı hikayenin içinde yer almak isteyenlere bu film şiddetle tavsiye edilir. Bin-Jip (Boş ev), Venedik Film Festivali’nde usta yönetmen Kim ki-Duk’a “En İyi Yönetmen” ödülünü getirmiştir. Filmin afişinde yer alan ve dillere pelesenk olmuş cümleyle noktayı koyalım: “Hepimiz birer boş eviz, ta ki birisi kilidimizi kırıncaya dek.”

3. Spring, Summer, Fall, Winter And Spring (İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış ve İlkbahar) – 2003 – IMDb: 8,1

spring, summer, fall, winter and spring

Kore’nin el değmemiş doğasının orta yerinde, Budist bir keşiş genç bir çocuğu bilgelik ve azimle yetiştirmeye başlar. Öğrencisi, cinsel arzularının farkına vardığında ise, meditasyon halindeki yaşantısından vazgeçer ve ilk aşkının peşinden yollara düşer. Fakat kısa süre sonra modern dünyaya adapte olmakta zorlandığını fark eden bu genç öğrenci, tutkusu sebebiyle bir suç işleyerek hapse düşer. Hapisten çıktıktan sonra, normal yaşama adapte olamadığı için ustasının yanına kırlara dönen genç, bedel olarak fiziksel bir tükenişi göze alarak, ruhunu arındırmaya ve karmasını düzeltmeye çalışır. Usta yönetmen Kim Ki-Duk yönetmenliğindeki ve aynı zamanda da oyunculuğu eşliğinde, mistik öğeler içeren film, beş mevsimden oluşuyor. Her mevsimin ayrı bir hikayesi var. Karakterler de, bu mevsimler olarak tasvir ediliyor. Filmin odak noktası, Budist inancın öğretilerinden olan nefsin eğitilmesi çabasıdır. Her mevsimin temsili bir suç, hayvan, reenkarnasyon, aşk, intikam ve bu dünyaya ait olmayan türlü türlü sembolü içerir. Kim Ki-Duk, çok farklı bir anlatım tekniği kullanarak, spiritüel öğelerle beş mevsimi muhteşem şekilde harmanlamış bu filmde. Çok fazla alt metin içeren film, anlatılmak isteneni kusursuz bir görsel anlatım ve mistik bir dille izleyiciye veriyor. En güzel Kore filmlerinden biri olarak listede 3. sırayı alıyor.

2. A Moment To Remember (Hatırlanacak Bir Anı) – 2004 – IMDb: 8,2

a moment to remember

Sürekli umutsuz aşkların peşine düşen ve sonunda da hep hüsrana uğrayan zengin kız Su-Jin, bir erkekle tanışır. Cheol-su adındaki bu fakir genç kıza aşık olur, Su-Jin unutkandır, bu unutkanlığından dolayı o da Cheol-su’ya aşık olur. Çiftin güzel bir birliktelikleri olur. Bu mutluluklarını evlilikle taçlandırırlar. Ama ne var ki bir zaman sonra Su-Jin’in unutkanlıkları artıp Alzheimer olduğu anlaşılınca aşk, fedakarlıklar ve acı dolu bir seyirle ilerler. Bu aşamada Cheol-su karısını tekrar mutlu görebilmek için, onu anılarla yaşatmaya çalışır. Su-Jin ile birlikte geçirdikleri güzel günleri, yeniden anımsayabilmesi için benliğinden ödün veren Cheol-su, mutlu günlerin geri dönebilmesi için elinden ne geliyorsa yapar. Filmi izlerken mendillerinizi hazırlasanız iyi edersiniz. Güney Koreli yönetmen John H. Lee’nin konuyu işleyişi, renklerdeki sanatsal dokular ve hikayeyi tematik bir şekilde ele alış şekli muazzam. Gözyaşları içinde izleyeceğiniz bu film, romantik Kore filmlerinin ve Güney Kore sinemasının en güzel örneklerden biri.

1. Old Boy (İhtiyar Delikanlı) – 2003 – IMDb: 8,4

old boy

Oh Dae-Su yağmurlu bir gecede kaçırılır ve 15 yıllık bir esarete mahkum edilir. Odada sadece bir televizyon ve ihtiyaçlarını giderecek, banyo, yatak gibi eşyalar vardır. Esir alındığındaysa ne kadar süreyle bu yerde esir olarak kalacağı kendisine söylenmez. Ne için kaçırıldığını da bilmeyen Oh Dae-Su’nun yaptığı intihar girişimleri de gizemli kaçırıcısı tarafından engellenir. Bu esaret sırasında Oh Dae-Su’nun yemeğine, akıl sağlığını yitirmemesi için bazı psikolojik ilaçlar katılır. Tam 15 yıl sonra, hipnotize edilerek, kaçırıldığı yere yakın bir yerde, bir binanın çatı katına bırakılır. Oh Dae-Su artık ne istediğini bilen, soğukkanlı, fakat öfkeli ve artık ihtiyarlamış bir delikanlıdır. Oh Dae-Su kendisine bunu yapanları bulup intikam almak için, akıl almaz planlar yapsa da, onu kaçıran gizemli kişinin kedi-fare oyunu henüz bitmemiştir. Oh Dae-Su bir zamanlar, yaptığı suçun bedelini ne kadar ağır ödeyeceğinden bihaberdir. Kendisi intikam almaya çalışırken, ondan intikam almaya çalışan bu kişinin, Oh Dae-Su’nun hayatını nasıl geri dönüşü olmayan bir yola sokacağı, hayal gücünün sınırlarını zorlayan planlarla tek tek hesaplanmıştır. Bir Japon çizgi romanından uyarlanan, Chan-Wook Park’ın yönetmenliğiyle ve Min-sik Choi’nin muhteşem oyunculuğuyla hayat bulan bu aksiyon dolu, intikam temalı film, adeta bir trajediyi konu edinmiş ve çok ses getirmiştir. En çok izlenen Kore filmleri arasında yerini alan bu eser yalnızca Güney Kore’de değil tüm dünyada beğenilmiş ve tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilmiştir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *